
Vitaminlerin Önemi ve Vücut Üzerindeki Etkileri
Vitaminler, vücutta bir oranda sentezlenmeyen, yaşam için gerekli ve çok küçük miktarlarıyla hücre metabolizmasında önemli tepkimeleri uyaran organik bileşiklerdir. Vitaminlerin çoğu vücut tarafından üretilemediği için besinlerimizle alınması gerekmektedir. Bu besinlerin bir kısmı çiğ olarak, bir kısmı da belirli pişirme süreçlerinden geçerek soframıza gelir. Bu hazırlama ve pişirme süreçleri esnasında oluşabilecek vitamin kayıpları ise insan sağlığını yakından ilgilendirmektedir.
Vücudumuz vitaminleri kendisi üretemediğinden bunları dışarıdan almak gerekir. Günlük vitamin gereksinimi yaşa, cinsiyete ve bazı özel durumlara bağlı olarak değişir. Yeterli düzeyde almadığımız takdirde bedenimizde aksaklıklar görülür. Vitaminlerin herhangi biri vücuda alınmazsa, o vitaminin yardımcı olduğu kimyasal tepkime yürümeyeceğinden dolayı büyüme ve vücudun çalışmasında aksamalar olur. Vitaminlerin hepsinin ise kendine özgü önemli görevleri vardır.
Bunlardan bazılarını sizlere aşağıda aktaracağız:
Centiana Kökü Ekstresi (Centiella Lutea):
Centiella kökü, iştah açıcı etkisi ile yüzyıllardan beri kullanılan etken maddedir. İçerisindeki glikozitler, mide duvarındaki sinirleri uyararak mide özsuyunu artırırlar ve acıkma etkisi yaratırlar. İştah açıcı olarak kullanılabilmektedir. Ayrıca içerisindeki pektin, bağırsak motalitesine de katkı sağlamaktadır. Sindirim sistemi toniği olarak kullanılan bir etken maddedir.
İzlanda Yosunu (Cetraria Islandica):
İzlanda yosunu içerisindeki etken maddeler, lif ve mukus ile mideyi rahatlatarak iştah açıcı özellik gösterir. Bu yosun, aynı zamanda tıbbi ilaç yapımında yaygın olarak kullanılan bir etken maddedir.
Üzüm Çekirdeği Ekstresi (Vitis Vinifera);
Üzüm çekirdeği ekstresi çocukların sağlıklı büyümesine katkı sağlar. Üzüm çekirdeği mineral ve demir bakımından zengin, güçlü antioksidan kaynağıdır. Büyüme gelişmede olumlu katkı sağlar. İştahın düzelmesine yardımcı olarak kullanılmaktadır.
Beta Glukan:
Bağışıklık sistemini destekleyen bir üründür. Antioksidan özelliği olan beta glukan, bakteri, mantar, maya ve yulaf gibi bazı ürünlerin hücre duvarlarında bulunan bir çeşit karbonhidrattır. Bağışıklık sistemini güçlendiren beta glukanların yüksek kolesterol, diyabet, kanser, yüksek tansiyon tedavisinde destek olarak kullanılabileceğini gösteren pek çok bilimsel çalışma bulunmaktadır. Kronik yorgunluk sendromu, fiziksel ve duygusal stres, mevsim geçişleri gibi durumlarda; nezle, grip, üst solunum yolları enfeksiyonları, bazı alerjiler gibi hastalıklarda da destek ürün olarak kullanılmaktadır.
VİTAMİNLER
D Vitamini: Yağda çözünen vitamin grubundandır ve Omega 3 yağının içinde bulunması emilim açısından avantajlıdır. D vitamini kemik ve diş gelişimi, sağlığı için gereklidir. Kemikler,“Beta-glukanlar normal kan kolesterol düzeyinin korunmasına katkıda bulunur.” ihtiyacı olan kalsiyum ve fosforu D vitamini sayesinde alabilir. D vitamini eksikliği, çocuklarda raşitizme, ileri yaşlarda osteoporoza yani kemik erimesine sebep olabilir.
E Vitamini: Yağda çözülen vitamin grubundandır. E vitamini antioksidan etkisiyle kanser, kalp-damar gibi ciddi hastalıklara karşı da vücudu koruyucu özelliktedir. Kırmızı kan hücre üretimine katkısı olan E vitamini, vücutta K vitamininin dolaylı yollardan kullanılmasını da sağlar. E vitamini eksikliği nedeniyle görme problemleri, yürüyüş bozuklukları, kas güçsüzlüğü, kas kütlesinde azalma gibi şikayetler yaşanabilmektedir.
C Vitamini; C vitamininin büyüme ve gelişmede vücut için birçok faydası bulunmaktadır. Bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlara karşı koruyucudur. Antioksidan bir vitamin olup, özellikle meme kanseri ve cilt kanserinin gelişimini yavaşlatır. Folik asit ve demir emilimini kolaylaştırır, böylelikle kansızlığı önler.
B1 Vitamini (Tiamin); Vücut için en önemli görevi enerji metabolizmasındadır. Değişik besinlerle vücuda alınan besin öğelerinin vücutta enerjiye çevrilmesi, yine en önemli enerji kaynaklarından olan karbonhidratlardan enerji yapımında B1 vitamininin önemli bir işlevi vardır.
B2 Vitamini (Riboflavin); Vücut çalışmasındaki görevleri karbonhidrat, protein ve yağların metabolizmasında görev alan riboflavin bir düzenleyicidir. Işığa duyarlı olması nedeniyle riboflavin bulunan yiyecekler ışıkta bekletilmemeli, suda eriyen bir vitamin olduğu içinde sebzelerin pişirilme suyu ve yoğurdun suyu dökülmemelidir. Bu özelliğinden dolayı gıdalardan alımı oldukça düşüktür ve takviyelerle alınması önemlidir.
B3 Vitamini (Niasin); B grubu vitaminlerinden biri olarak karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında görevlidir. Diyette yeterince niasin alınmaması sonucu sinir sistemi, sindirim sistemi ve güneş gören deride simetrik yaralarla kendini gösteren pellegra hastalığı oluşur. Hastada iştahsızlık, halsizlik belirtileri yaygın olup, kol ve bacakların güneş gören yerlerinde yaralar oluşur. Depresyon yani ruhsal bozukluk hastalarda yaygın olarak görülür.
B5 Vitamini (Pantotenik Asit); Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması için gerekli B grubu vitaminlerden biridir. Sinir sisteminin, bazı hormonların çalışmasında ve yağların sentezinde etkindir. Pantotenik asit suda erir, besinlerin pişme suyuna geçer, asit ve alkalilere karşı duyarlıdır. Pantotenik asit yetersizliğinde insanlarda kusma, karın ağrıları, kasılma nöbetleri, yorgunluk gibi belirtiler saptanmıştır. Laboratuvar hayvanlarında yapılan deneylerde büyüme geriliği, kısırlık, sinir sistemi bozukluğu, saç renginde değişme, deride yaralar, ince barsak ülserleri, saç dökülmesi şeklinde bulgular vardır.
B6 Vitamini (Piridoksin); Vitamin B6 suda kolayca çözünür, ışığa ve alkali ortama duyarlıdır. Vücutta protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasında yardımcıdır. B6 vitamini aynı zamanda bağışıklık sistemi için gereklidir. B6 vitamini yetersizliğinde en önemli bulgular sinir sisteminde, kan hücrelerinde görülür. Deride yaralar oluşur. Sinir sistemi bozukluğuna bağlı olarak bayılma nöbetleri (konvülsiyon) görülür. Dudak kenarları ve dilde yaralar, huzursuzluk ve hipokromik anemi denilen kansızlık, çocukluk çağında sık görülen B6 vitamini eksikliklerinden biridir. Büyüme geriliği, sindirim sistemi bozukluğu ve böbrekte taş oluşumu da B6 eksikliğinde görülen hastalıklardandır.
Biotin; Bazı hayvanlar için büyüme etmeni olarak yumurta akında bulunmuştur. Kayıplara dayanıklı bir vitamindir ancak suda çözünür. Biotin, vücudumuzda ince bağırsak bakterileri tarafından sentezlenir. Karbonhidrat metabolizmasında görev alır ve enerji oluşumuna katkı sağlar. Yetersiz tüketiminde deri yaraları, iştahsızlık, kas ağrıları, solukluk gibi belirtiler ortaya çıkar.
Folik Asit; Amino asit ve kan hücrelerinin yapımı için gerekli olan bir vitamindir. Folik asitin vücutta deposu yoktur ve bağırsaktaki mikroorganizmalar tarafından da sentez edilir. Vücutta görev yapabilmesi için C vitaminine ihtiyaç vardır. Yetersizliğinde kan yapımında azalma olmaktadır. Yetersiz beslenme (özellikle yetersiz sebze ve meyve tüketimi), emilim bozukluğu ve vücuttan aşırı kayıp folik asit eksikliğine yol açabilir.
B12 Vitamini (Kobalamin); Suda çözünen B grubu vitaminlerindendir ve yüksek ısıda kayba uğrar. Karaciğer, kalp ve böbrek dokularında B12 önemli oranda bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminde, protein metabolizmasında, sinir sisteminde ve kemik iliğinde kan hücrelerinin yapımında görevlidir. B12 yetersizliğinde sinir sistemi bozuklukları ve pernisiyöz anemi oluşur. Kol ve bacaklarda uyuşma, duyu azalması, ruhsal bunalım ve kasılmalar en belirgin eksiklik belirtileridir. Özellikle sadece bitkisel kaynaklı besin tüketenlerde, besinlerin saklanması ve pişirilmesindeki aksaklıklarda vitamin kaybı çok olmaktadır. Bu vitamin sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunmaktadır. Et ve hayvansal kaynaklı beslenmeyenlerde B12 vitamini eksikliği ve buna bağlı hastalıklar sık görülür.
MİNERALLER
Çinko: Vücudumuzda en fazla karaciğer, pankreas, böbrekler, kemik, kaslarda ve diğer dokularda bulunur. Çinko vücutta önemli metabolik görevleri olan enzimlerin yapısında yer alır. Büyüme ve cinsiyet organlarının gelişmesinde, hücresel bağışıklığın oluşumunda etkindir. Çinko yetersizliğinde; fiziksel olarak büyümede gerilik (cücelik), cinsiyet organlarının gelişmesinde gecikme, hastalıklara dirençsizlik, yaraların iyileşmesinde gecikme, tat ve koku algılamada bozukluklar gibi belirtiler görülür.
Selenyum: Vücudun hastalıklara ve strese karşı direncini artırır. Antioksidan aktivitedeki rolünden dolayı serbest radikal hasarını ve iltihabı düşürür. Selenyum eksikliğinde bağışıklık sistemimiz ve karaciğerimiz bütün tehlikelere açık hale gelir. Selenyum, vücut için çok önemli olmasına rağmen, çoğu insanın bu minerali depolamada eksiklik yaşadığı bilinmektedir. Selenyum eksikliği gençlerden yaşlılara her yaştan insan için oldukça yaygın ve önemli bir problemdir.
Krom: Vücuttaki enzimler ve hormonlar için çok önemli olan bir mineraldir. Özellikle glikozun vücutta kullanılması sırasında önemli bir rol oynar ve insülinin etkisini güçlendirir. Krom eksikliğinde, bağırsaklardaki emilim miktarı düşer.
Molibden: Mo olarak bilinen bu iz element, ince bağırsaklarda emildikten sonra vücuttan atılır. İnsanlarda yaşamın devam etmesi için önemli olan bir mineraldir. Bazı elementlerin toksisiteyi dengelemesinde katkı sağlar. Yetiştiği toprağa bağlı olarak değişiklik gösteren bu mineral; tohumlar, yapraklı yeşil sebzeler, tahıl tohumları ve bakliyat içinde bulunmaktadır. Amerika’da diyet için yaygın kullanılan bu mineral, fıstık ve fıstık ezmesinde bol miktarda bulunur. Sadece insanlarda değil, tüm canlılarda yaşamsal faaliyetlerin dengeli biçimde sürdürülmesi için Mo elementinin alımı önemlidir.
Molibden dört temel enzimi aktive ettiği için önemlidir. Bunlar ve özellikleri aşağıdaki şekildedir:
Sülfiti sülfata dönüştürür; bu, tehlikeli sülfit birikimini önler,
Toksik aldehitlerin parçalanmasını sağlar,
Karaciğerin alkolü ve kanser ilaçlarını parçalamasına yardımcı olur,
Ksantini ürik aside çevirerek idrarla atılmasını sağlar,
Mitokondrial amidoksimi azaltır.
Ayrıca bu elementin bakır fazlalığına karşı koruma sağladığı tespit edilmiş. Bu nedenle koruyucu bir etki gösterdiği bilinmektedir.
Kaynak:
Bowman BA, Russall RM. Present Knowledge in Nutrition 8.Edition, Ilsı Press, Washington DC, 2001. Ball M, Rutishauser HE. Food and Nutrition, Wahlquit ML (Ed.), p335-45,1997. Baysal A. Beslenme. Hatipoğlu Yayınevi, Ankara, 2000. Larson Duyff R.: Amerikan Diyetisyenler Derneği’nin Geliştirilmiş Besin ve Beslenme Rehberi, Çeviri editörleri: Yücecan S, Pekcan G, Besler T, Nursal B, Acar Matbaacılık, 2003. İstanbul. TC. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü; Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi, 2004, Ankara. Beers MH, Berkow R (Eds.). The Merck Manual of Diagnosis and Therapy. 17th edition, Merck&Co Press,1999. Neyzi O, Ertuğrul T (ed.) Pediatri Cilt1, 3.baskı, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul, 2002. Jackson MJ. Diagnosis and detection of deficiencies of micronutrients, minerals. British Medical Bulletin 55(3):634-42,1999. Anon. Trace Elements in Human Nutrition and Health. WHO, Geneva, 1996. Thomas B, Clayton DB. Manuel of Dietetic Practice.2nd edition, Blackwell Science, p162, 1995. Williams SR. Nutririon and Diet Therapy Mosby Collage Publishing, Boston, p261,1989. 12- Hamilton EAN, Whitney EN, Sizer FS. Nutrition Concepts and Controversies 15th edition, West Publishing Company, NewYork, p239,1991. Bisset,N.G.,MAx.Wichtl Herbal Drugs and Phytopharmaceuticals, CRC Press.Boca Raton FL (1994) Baytop,T.,Türkiye’de bitkilerle tedavi (Geçmişte ve Bugun), ilaveli 2.Baskı. Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul (1999) ESCOP Monographs, 2nd ed., Thieme, New York, NY (2003) Gentiana lutea kaynaklar; Bisset,N.G.,MAx.Wichtl Herbal Drugs and Phytopharmaceuticals, CRC Press.Boca Raton FL (1994) Baytop,T.,Türkiye’de bitkilerle tedavi (Geçmişte ve Bugun), ilaveli 2.Baskı. Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul (1999) ESCOP Monographs, 2nd ed., Thieme, New York, NY (2003)